HAYIRLI İŞLERE KOŞMAK

büyü bozma
Hayra yönelmek, hayır işlemek, paylaşmanın, dayanışmanın ve insan olmanın temelidir. Hayır işlemek sadece sadaka, zekat vermek ve yardım etmek anlamına gelmemektedir. Allah yolunda cihad etmek, Allah'ın dinini öğretmek ve öğrenmek, Peygamberimiz hayatını okuyup hayatımızda uygulamak, onun yolundan gitmek, büyüklerimize hürmet, sevgi ile yaklaşmak, küçüklerimize karşı anlayışlı olmak, yol göstermek, yeryüzünde bulunan diğer canlı ve cansız Allah'ın yarattığı her varlığa yardım etmek, sevmek, korumak, bir çocuğun ve de bir hayvanın başını okşamak gibi bunların hepsi hayır yapmak, hayra ulaşmaktır. Hayır yapmak kişiyi manevi yönden rahatlatır, mutlu eder ve de Allah karşılığında dünyada ve ahirette mutlaka karşılığını verir.
Hayra yönelmiş kimsenin, tereddüt göstermeksizin kararlı bir şekilde hayra koşmasını teşvik etmek için Yüce Allah' da  şöyle buyurmaktadır:

'' Hayırlı işlerde yarışınız.'' (Bakara suresi-148)


''Rabb'inizin bağışlamasına ve takva sahipleri için hazırlanmış olan, genişliği yer ve gökler kadar olan cennete koşunuz.'' (Al-i İmran suresi-133)


Ebu Hüreyre (r.a)'dan, Rasulüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:'' İyi şeyler yapmaya koşunuz. Gelecekte, karanlık geceler gibi fitneler olacaktır. Öyle ki, bir kimse sabaha mümin olarak çıktığı halde akşama kafir olarak erişecek, akşama mümin olarak çıktığı halde sabaha kafir olarak erişecek, dinini dünyalık bir karşılığa satacak.''

(Müslim)

Ukbe b. Haris (r.a)'dan. Şöyle demiştir:'' Medine'de Hz. Peygamber (s.a.v)'in arkasında ikindi namazı kıldım. Selam verdi süratle kalkıp cemaatin omuzlarını aşarak hanımlarından birisinin odasına girdi. Halk, Peygamber'in böyle süratinden dolayı endişelendi. Sonra yanlarına çıktı, bu hareketinden dolayı cemaatin hayret ettiğini gördü ve :'' Yanımızda bulunan altını hatırladım, onun beni meşgul edip alıkoymasını istemediğimden bölüştürüp dağıtılmasını emrettim.'' buyurdu.''

(Buhari)

Buhari'nin diğer bir rivayetinde ise ''Sadaka olan bir miktar altını evde bırakmıştım. Bu arada onun evde gecelemesini istemedim.'' şeklinde ayrıntı vardır.


Cabir (r.a)'dan. Şöyle demiştir: ''Uhud Savaş'ında bir kimse Hz. Peygamber (s.a.v)'e: '' Ne dersin? Öldürülürsem ben nerede olacağım?'' dedi. Hz. Peygamber (s.a.v): ''Cennette'' buyurdu. O da elindeki hurmaları fırlatıp ölene kadar savaştı''

Hadis muttefekun aleyhtir.

Ebu Hureyre (r.a)'dan. Şöyle demiştir:'' Bir adam Hz. Peygamber (s.a.v)'e geldi ve:''Ey Allah'ın Rasulü, hangi sadakanın değeri büyüktür?'' dedi: ''Sen sıhhatli ve sağlam ama cimriliğin üzerinde, mala hırslı olduğunda, zenginliği umar fakirlikten endişelenir halde iken verdiğin sadakadır. Can boğaza gelip de: ''Falancaya şu kadar sadaka filancaya şu kadar sadaka'' dediğinde o mal falan mirasçıların olmuştur. Böyle zamana sadakayı bırakma.'' buyurdu.''


Ebu Hureyre (r.a)'dan. Rasulüllah (s.a.v.), Hayber savaşının olduğu gün '' Bu sancağı Allah'ı ve Rasulünü seven ve Allah'ın onun eliyle zafer nasip eyleyeceği bir kimseye vereceğim.'' buyurdu. Ömer b. Hattab da şöyle demiştir:''Komutan olmayı sadece bugün istemiştim. Sancağı vermek için beni çağırır ümidiyle sancağa uzandım. Rasulüllah (s.a.v.), Ali b. Ebu Talib'i çağırdı, sancağı ona verdi ve : '' Allah sana fetih nasip eyleyene kadar etrafına bakınmaksızın ilerle.'' buyurdu. Hz. Ali bir miktar yürüdü sonra durdu ve etrafına bakınmadan: ''Ey Allah'ın Rasulü, insanlarla ne üzerine savaşacağım? diye seslendi. Rasulüllah (s.a.v)'de '' Allah'tan başka ilah olmadığına , Muhammed'inde Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik edene kadar onlarla savaş. Eğer bunu yerine getirirlerse kanlarını ve mallarını senden korumuşlardır. İslam'ın koyduğu haklar bunun dışındadır. Diğer konulardaki (görünmeyen) hesapları ise Allah'a aittir.'' buyurmuşlardır.

(Müslim)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder