Duanın Ehemmiyeti

namaz duaları

Allaü Teala şöyle buyurmaktadır:

''Muhakkak ki , bir mümin Allah'a dua ederken, Allah-ü Teala , Cibril-i emine emir verir, ona icabet etme; çünkü ben onun sesini işitmeyi çok seviyorum.'' diye buyurmaktadır.
Yine Allah-ü Teala:

Günahkar kul dua ettiğinde de '' Ya Cibril onun tezce ihtiyacını ver, çünkü ben onun sesini duymak istemiyorum'' buyurmuştur.

Rabb'im cümlemizi Allah-ü Tealanın sesini duymak istemediği değil, sesinden hoşnut olduğu kullardan eylesin.

Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde;

'' Sevgili kardeşlerim bir kul Rabb'ine  güzel bir eda ile ''Yarabbi, Yarabbi'' diye söylediği zaman Cenab-ı Allah hemen o kuluna Lebbeyk ey kulum, isteki sana verilsin der.'' buyurmuşlardır.

Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

''Eddüaü silahul mü'min.'' '' Dua Müminlerin Silahıdır.''

Bu silah ki, belalara, kazalar, hastalıklara ve her türlü kötülüklere karşı kullanılacak bir silahtır. Bu silah ki, kulların karşılaşacağı her türlü musibet için koruyacak bir silahtır.

Bu dua silahı maddi- manevi, dünyevi- uhrevi her türlü belalara karşı korur, muhafaza eder. Dua, insana gelecek belaları def eder, dua sebebiyle insanlar her türlü felaketten korunur.

Peygamber Efendimiz;

''Ed-düaü yeruddül belae.'' ''Dua başa gelen belayı defeder.'' buyurmuşlardır.
Duanın biz kullar için ne kadar önemli, ne kadar faydalı olduğunu bilseydik, gece- gündüz demez ağlayarak dua ederdik. Ama biz aciz kullar sadece, başımızı bir bele, musibet geldiğinde yada sadece isteğimiz olduğunda Allah' sesleniyoruz. Halbuki her gün, her saat  Allah'a dua etmemiz gerekiyor.

Rabb'im bizleri sürekli dus eden kullarından eylesin inşallah...

Devamını Oku »

DUANIN FAZİLETLERİ

dualar
Sevgili kardeşlerim; dua yapmamız gereken ibadetlerden biridir. Dua etmek bir Müslüman için çok önemli ve çok faydalıdır. Duanın fazileti o kadar yüksektir ki hem manevi rahatlığa hem de melekler derecesine  yükselir.
Dua tüm ibadetlerin özüdür. Dua sayesinde Allaah-ü Teala kullarının her isteklerine ve arzularına cevap verir. Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde şöyle buyurmaktadır;
‘’Allah katında dua etmekten daha güzel ve daha kıymetli hiç bir şey yoktur.’’
Peygamber Efendimiz duanın önemini bize birçok hadisi şeriflerinde buyurmuşlardır. Bu güzel haberleri vakıf olmuşken, bir kul olarak neden Allah gece gündüz dua etmeyelim. Göz yaşı dökerek yalvararak isteklerimizde bulunduğumuzda Allah-ü Teala dualarımızı elbette kabul buyurur. O Rahman ve Rahimdir. Bağışlaması boldur. Allah-ü Teala dua sayesinde hem dünya hem ahiretteki bütün acı ve  ızdırablarımızı  giderir.
Dua ederek istemek kullardandır. Kabul buyurup vermek Yüce Mevladandır. Allah-ü Teala şöyle buyurur;
‘’Bana dua ediniz ki size icabet edeyim’’
Cenab-ı Allah!ın, kullarının her şeyini bilmesine rağmen  ‘’ Siz isteyin ben vereyim’’ demesinde büyük bir hikmet vardır. Çünkü her şeyi Allah bilen ve görendir, aslında Ondan  istemek suretiyle biz kulları, kulluğumuzu bilip Allah’a karşı acizliğimizi bildirmekteyiz.
Gurur ve kibirlenmeyi bırakıp alçak gönüllülükle, sadece Allah’tan isteyeceğiz. Tüm samimiyetinle ve temiz yürekle istenen bir duayı Allah’ın kabul etmemesi, Onun şanına, büyüklüğüne laik değildir.
Peygamber Efendimiz yine bir hadisi şerifinde şöyle Allah-ü Teala’nın  şöyle buyurduğunu  buyurmuşlardır;
‘’ Ey Ademoğlu , sen bana dua ve ricada bulun ki sende bulunan günahları kayıtsız olarak af ve mağfiret ederim.
Ey insanoğlu eğer ki günahların, yerleri ve gökleri dolduracak kadar olsa bile tövbe- istiğfar etsen günahlarını mağfiretle mukabele eder, seni af ederim’’

Bir Müslüman Allah’a dua ederken, Allah’ın duasının karşılığını vereceğine inanması  ve ümit etmesi gereklidir. Aynı zamanda Allah’ın azabından da emin olması lazım. Çünkü kullar Allah-ü Teala ya hayf ederek, boyun bükerek dua etmesi Allah-ü Teala’nın hoşuna gider.
Devamını Oku »

Hayır Yollarının Çokluğu

peygamberlerin hayatı
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

''Hayır olarak ne yaparsanız Allah onu kesinlikle çok iyi bilir.''(Bakara suresi- 215)

''Hayır olarak ne yaparsanız Allah onu bilir.'' (Bakara suresi-197)

''Her kim zerre miktarı bir hayır yaparsa  onu görür.'' (Zilzal suresi-7)

''Her kim iyi bir iş yaparsa kendisine yapmış olur.'' (Casiye suresi-15)

Ebu Zer(r.a)'dan. Şöyle demiştir: ''Ey Allah'ın Rasulü amellerin hangisi daha değerlidir? '' diye sordum. '' Allah'a iman etmek ve Allah yolunda cihad etmek.'' buyurdu: ''Hangi köleyi azat etmek daha değerlidir?'' dedim; ''Sahibinin nazarında en değerli ve fiyatı en pahalı olanı.'' buyurdu: ''Eğer bunu yapmaz isem?'' dedim: ''Sanatkara yardım edersin ya da elinden iş gelmeyen beceriksizin işini yapıverirsin.'' buyurdu: ''Ey Allah'ın Rasulü, bu amellerden birini yapmazsam ne buyursun?'' dedim: '' İnsanlara karşı kendi kötülüğüne engel olursun. Şüphesiz, bu da nefsin için senden bir sadakadır.'' buyurdu.''
Hadis müttefekun aleyhtir.

Yine Ebu Zer (r.a)'dan. Rasulüllah (s.a.v): '' Sizden birinizin sabaha çıkan her bir eklemi için  sadaka vermesi gerekir. Her tesbih (Sübhanallah demek) bir sadakadır. Her tahmid ( el-Hamdülillah demek) bir sadakadır. Her tehlil (La-İlahe illalah demek) bir sadakadır. Her tekbir ( Allahü Ekber demek) bir sadakadır. İyiliği emretmek bir sadakadır. Kötülükten alıkoymak bir sadakadır. Kuşluk namazında kılınan iki rekat namaz ise tüm bunları yerine getirir.'' buyurmuştur.
(Müslim)

Eklemler vücudumuzun hareketinde önemli bir rol oynar. Bu nedenle büyük bir nimettir. El, kol,ayak ve diğer bölgelerdeki eklemlerimizin birinin olmadığını düşünelim. Göreceğiz ki hayatımız çok zorlaşacaktır. Yüce Allah'ın verdiği bu eklem nimetinin karşılığında bizden istediği şey sadakadır.
Sadaka olabilecek şeylere baktığımızda yine bizim için birer nimet olduğunu görmekteyiz. Ayrıca eklemlerin vücuttaki işlevi ile sadaka olabilecek davranışların arasın sa bir alaka görünmektedir.

Eklemler nasıl vücudun kemiklerini birbirine bağlayarak bütünlük içerisinde vücudun işlevini sağlıyorsa, hadisimizde dile getirilen davranışlar da toplum arasında sağlıklı bir hayat işlevi sağlamaktadır.

Yine Ebu Zer (r.a)'dan. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur.'' İyisiyle kötüsüyle ümmetimin amelleri bana gösterildi. İyi amellerinin içerisinde, yol üzerindeki rahatsızlık veren şeyleri gördüm. Kötü amellerin içerisinde de, mesciddeki toprakla örtülmemiş tükürüğü gördüm.'' buyurmuştur.
(Müslim)

Hadis ve ayetlerde gördüğümüz gibi Allah' a şükür etmenin ve hayırlı iş yapmanın bir çok yolu var, hayatımızda farkında olup yada olmadığımız birçok harekette aslında bir hayır işlemekteyiz. Hayırın en makbulü sadakadır elbette, fakat hadisi şerifte Peygamberimizin buyurduğu gibi yerdeki insanları rahatsız edici bir durumu düzeltmek, temizlemek, insanların hoşuna gidecek şeyleri yapıp çevremizi ki bu neresi olursa olsun güzelleştirmek, bakım yapmak ve korumak dahi hayır işidir.
Bir kimseyi hangi konuda olursa olsun yapmış olduğu kötü davranış, hareket ve söz üzerine uyarmak doğruyu göstermek bile sadakadır, hayırdır.
Bir genci, bir çocuğu eğitmek, doğruyu göstermek herhangi bir şey öğretmekte sadaka yani hayırdır.
Bir bitkiyi sulamak, bir hayvanın başını okşamak ta bir sadaka ve hayırdır.

Bunun içindir ki, biz Allah'ın kulları sadaka ve hayırı sadece verilen zekat, fitre yada maddi yardım olarak düşünmemeliyiz. Bu düşünce yüce İslam dinimize, Peygamberimize ve de Allahü Teala' yapılmış saygısızlık edepsizlik olur. Çünkü bizim dinimiz çok yumuşak, anlayışlı ,Allah'ın her yarattığı(canlı-cansız) varlıklarına karşı sevgi ve saygıyı veren, insanların her konuda iyiliğini isteyen, kötülükten koruyan bir dindir. Bu kadar ince düşünceye sahip bir dine, Rahman ve Rahim olan Allah'a karşı gerçekten dikkatli ve düşünceli olup niyetimizi geniş, temiz tutup Allah'ın ve Rasul'ünün buyurduklarını hayatımıza geçirmeliyiz.

Devamını Oku »

MÜCADELE ETMEK

muskacıhoca

Mücadele denildiğinde aklımıza ilk gelen hayat mücadelesidir. Kimimiz iş hayatında, kimimiz okul, kimi insanlarda aile hayatında mücadele vermekteyiz. Mücadele, hayat şartlarına göre karşımıza çıkan sorunlarla savaşmak, dayanıklılık göstermek. Toplumda yer , statü kazanmak, sosyal ve aile hayatınızda sevilip saygı görmek için çalışmak anlamda algılarız . Tüm bu saydıklarım dünya ve dünyevi işler için yaptığımız mücadelelerdir. Ama asıl mücadelemizi Allah'ın rızasını kazanmak için olmalıdır. Bu mücadele, gerek ibadet, gerek Peygamber yolundan gitmek gerekse yaratılanlarla aramızda ki ilişkilerdir. İyi bir insan, iyi bir kul, iyi bir ümmet olmak için elimizden geldiğince hayatımızın son anına kadar sürekli mücadele içinde olmamız gerekiyor, ki bu mücadelelerimizin sonucunda; hem dünyada hem de ahirette mutlaka karşılığını alırız.
Mücadele,, Allah yolunda gayret göstermek, demektir. Allah yolunda gösterilen her türlü gayret, mücadele içerisine girer. Aşağıdaki hadislerden de anlaşılacağı , ibadete düşkünlük anlamına da gelmektedir.

Yüce Allah, şöyle buyurmuştur:

''Bizim uğrumuzda gayret gösterenler/cihad edenleri kesinlikle bizim yollarımıza iletiriz. Şüphesiz ki Allah,güzel davrananlarla beraberdir...''(Ankebut suresi-69)

''Gerçek (ölüm) sana gelene kadar Allah'a ibadet et.'' (Hicr suresi-99)

''Rabb'inin adını an ve bütün varlığınla Ona yönel.'' (Müzzemmil suresi-8)

''Her kim zerre miktarı hayır yaparsa onu görür.''(Zilzal suresi-7)

''Hayır olarak kendiniz için ne gönderirseniz onu Allah katında dahi iyi ve alacağınız karşılık olarak daha büyük bulursunuz.''(Müzzemmil suresi-20)

''Hayır olarak ne harcarsanız şüphesiz ki Allah, onu çok iyi bilir.''(Bakara suresi-273)

Ebu Hureyre (r.a), Rasulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu, demiştir: ''Şüphesiz Yüce Allah şöyle buyurmuştur:''Kim, Benim dostuma (velime) düşmanlık yaparsa Ben de ona harp ilan ederim. Kulum, kendisine farz kıldığım bir şeyden bence daha sevimli olan bir şey ile Bana yaklaşamamıştır. Kulum farzların dışındaki nafile ibadetlerle Bana sürekli yaklaşır. Sonunda ben onu severim. Onu sevdiğimde; duyan kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey isterse onu kendisine veririm. Bir şeyden dolayı Bana sığınırsa onu korurum.''
(Buhari)

Enes (r.a)'dan, Hz Peygamber (s.a.v)'in Yüce Allah'tan rivayet ettiğine göre Allah, şöyle buyurmuştur: ''Kulum Bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir kol yaklaşırım. Eğer Bana bir kol yaklaşırsa, Ben ona bir kulaç yaklaşırım. Eğer Bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak gelirim.''
(Buhari)


İbn-i Abbas (r.a), Rasulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu, demiştir: ''Sağlık ve boş vakit, halkın çoğunun aldanıp değerlendiremediği iki nimet.''
(Müslim)

Ebu Hureyre (r.a)'dan. Şöyle demiştir:''Rasulüllah (s.a.v.) ''Kuvvetli mümin, zayıf müminden daha hayırlı ve Allah'a daha sevimlidir. Aslında her birinde (kendine göre) bir hayır vardır. Sana fayda sağlayacak şeyin üstüne düş ve Allah'tan yardım iste, aciz kalma. Eğer sana bir şey isabet ederse de: ''Keşke şöyle. şöyle yapsaydım'' deme. Bunun yerine:''rAllah'ın taktiridi. Allah dilediğini yapar'' de. Şüphesiz ki 'keşke' sözcüğü şeytanın işine yol açar.'' buyurmuştur.''
(Müslim)

(Keşke sözcüğünün şeytan işi olmasından maksat, 'keşke' ile başlayan bir kısım düşüncelerin kazaya (kader) rıza göstermeye gölge düşürecek bazı sonuçlara götürebileceğinden, bu gibi sonuçların da şeytanın müminleri saptırmak için arzu ettiği şeyler olmasındandır.)

Ebu Hureyre (r.a)'dan , Rasulüllah (s.a.v): '' Cehennem nefse hoş gelen şeylerle perdelenmiştir.'' buyurmuştur.
Hadis müttefekun aleyhtir.

İbn-i  Mes'ud (r.a)'dan. Hz Peygamber (s.a.v): '' Cennet sizin birinize ayakkabısının bağından daha yakındır. Cehennemde aynen böyledir.'' buyurmuştur.
(Buhari)

İtaat edip Allah'ın kurallarına uyan kimsenin cennete girmesi o kadar kolay ki, ayakkabısının bağından daha yakın. Yine isyan edip Allah'ın kurallarını çiğneyen kimse için de cehennemde aynen öyledir)

Yüce Allah şöyle buyuruyor:

''Ey kullarım! Ben haksızlığı (zulmü) kendime haram kıldım. Size de onu haram kıldım dolayısıyla birbirinize haksızlık (zulüm) etmeyiniz.

''Ey kullarım! Benim hidayete ulaştırdığımın dışında tümünüz yolunu kaybetmiştir .(delalettedir) Bu nedenle Benden hidayet isteyiniz ki size hidayete ulaştırayım.

Ey kullarım! Benim doyurduğumun  dışında tümünüz açtır. Bu nedenle Benden yiyecek isteyin ki sizi doyurayım.

Ey kullarım! Siz gece gündüz hata işlersiniz. Ben ise bütün günahları bağışlarım. Bu nedenle benden bağışlanma dileyin ki sizi bağışlayayım.




Devamını Oku »

DOĞRU HAREKET ETMEK (İstikamet)

cinden kurtulma
Doğru olmak, hayatının istikamet üzerine sürdürmek, doğru yoldan ayrılmadan, İslam dininin gerektirdikleriyle yaşamak, Allah yolundan, Peygamber sünnetlerinden ayrılmamak, Allah'ın tüm yarattıklarına saygı duymak, korumak, sevmek, kötü düşüncelerden arınmak devamlı iyilik üzerine ve sabırlı olmak, kötülüğe kötülükle değil, kötülüğe iyilikle karşılık vermektir.

Şems-i Tebrizi ne güzel demiş:
''Ey benim yetim gönlüm; Bırak gamlı düşünmeyi...Sus ve sabret! Göz yaşlarının hesabını Rabb'im
sorsun; Sen hakkını helal et...''

Yüce Allah, şöyle buyurmuştur:

''Senin yanında bulunan tövbe edenlerle birlikte, emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Taşkınlığa da gitmeyin. Biline ki O, sizin yaptıklarınızı çok iyi bir şekilde görendir.'' (Hud suresi-112)

''Şüphesiz, 'Rabb'imiz Allah'dır deyip, sonra dosdoğru hareket edenlerin üzerine melekler iner. Onlara: ''Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennete sevinin!'' derler. Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Bağışlayan ve Merhametli olan Allah'ın ikramı olarak, canlarınız ne çekerse , istediğiniz her şey orada vardır.'' (Fussilet suresi-30.32)

''Şüphesiz, 'Rabb'imiz Allah'dır ' deyip, sonrada dosdoğru hareket edenlere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. İşte onlar, cennetlikler dir. İşlerine karşılık olarak, içerisinde sonsuza kadar orada temelli kalacaklardır.'' (Ahkaf suresi-13.14)

Sübyan b. Abdullah (r.a) şöyle demiştir: ''Ey Allah'ın Rasulü, İslam konusunda bana öyle bir söz söyle ki senden sonra birisine ondan bir şey sormayayım.'' dedim:
''Allah'a iman ettim, de bundan sonra doğru ol.''buyurdu.''
(Müslim)

Ebu Hureyre (r.a)'dan. Şöyle demiştir: ''Rasulüllah (s.a.v.):'' (Amelleriniz de) orta yolu bulunuz, dosdoğru olunuz. Bilin ki, hiçbir kimse kendi ameli ile kurtulamaz.'' buyurdu. Oradakiler:''Sen de mi? Ey Allah'ın Rasulü'' dediler. O da ''Evet, ben de, ancak Allah kendisinden bir rahmet ve lütuf ile beni kaplayıp bürürse.'' buyurdu.''
(Müslim ve Buhari)

Yüce Peygamber Efendimiz bile kendi amelleri ile kurtulamayacağını düşünür iken vay bizlerin haline! Bizler kendimizi amel konusunda nasıl güvenebilir, nasıl rahat olabiliriz. Allah hepimizin üzerimizden RAHMET'ini esirgemesin .AMİN

Alimler, doğru hareket etmek (istikamet): Yüce Allah'a itaate ve ibadete devam etmektir. İstikamet ifadesi, özlü sözlerden olup işlerin temel ölçüsüdür, demişlerdir. Başarı sadece Allah sayesindedir. O ne diler o olur...


Devamını Oku »

HAYIRLI İŞLERE KOŞMAK

büyü bozma
Hayra yönelmek, hayır işlemek, paylaşmanın, dayanışmanın ve insan olmanın temelidir. Hayır işlemek sadece sadaka, zekat vermek ve yardım etmek anlamına gelmemektedir. Allah yolunda cihad etmek, Allah'ın dinini öğretmek ve öğrenmek, Peygamberimiz hayatını okuyup hayatımızda uygulamak, onun yolundan gitmek, büyüklerimize hürmet, sevgi ile yaklaşmak, küçüklerimize karşı anlayışlı olmak, yol göstermek, yeryüzünde bulunan diğer canlı ve cansız Allah'ın yarattığı her varlığa yardım etmek, sevmek, korumak, bir çocuğun ve de bir hayvanın başını okşamak gibi bunların hepsi hayır yapmak, hayra ulaşmaktır. Hayır yapmak kişiyi manevi yönden rahatlatır, mutlu eder ve de Allah karşılığında dünyada ve ahirette mutlaka karşılığını verir.
Hayra yönelmiş kimsenin, tereddüt göstermeksizin kararlı bir şekilde hayra koşmasını teşvik etmek için Yüce Allah' da  şöyle buyurmaktadır:

'' Hayırlı işlerde yarışınız.'' (Bakara suresi-148)


''Rabb'inizin bağışlamasına ve takva sahipleri için hazırlanmış olan, genişliği yer ve gökler kadar olan cennete koşunuz.'' (Al-i İmran suresi-133)


Ebu Hüreyre (r.a)'dan, Rasulüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:'' İyi şeyler yapmaya koşunuz. Gelecekte, karanlık geceler gibi fitneler olacaktır. Öyle ki, bir kimse sabaha mümin olarak çıktığı halde akşama kafir olarak erişecek, akşama mümin olarak çıktığı halde sabaha kafir olarak erişecek, dinini dünyalık bir karşılığa satacak.''

(Müslim)

Ukbe b. Haris (r.a)'dan. Şöyle demiştir:'' Medine'de Hz. Peygamber (s.a.v)'in arkasında ikindi namazı kıldım. Selam verdi süratle kalkıp cemaatin omuzlarını aşarak hanımlarından birisinin odasına girdi. Halk, Peygamber'in böyle süratinden dolayı endişelendi. Sonra yanlarına çıktı, bu hareketinden dolayı cemaatin hayret ettiğini gördü ve :'' Yanımızda bulunan altını hatırladım, onun beni meşgul edip alıkoymasını istemediğimden bölüştürüp dağıtılmasını emrettim.'' buyurdu.''

(Buhari)

Buhari'nin diğer bir rivayetinde ise ''Sadaka olan bir miktar altını evde bırakmıştım. Bu arada onun evde gecelemesini istemedim.'' şeklinde ayrıntı vardır.


Cabir (r.a)'dan. Şöyle demiştir: ''Uhud Savaş'ında bir kimse Hz. Peygamber (s.a.v)'e: '' Ne dersin? Öldürülürsem ben nerede olacağım?'' dedi. Hz. Peygamber (s.a.v): ''Cennette'' buyurdu. O da elindeki hurmaları fırlatıp ölene kadar savaştı''

Hadis muttefekun aleyhtir.

Ebu Hureyre (r.a)'dan. Şöyle demiştir:'' Bir adam Hz. Peygamber (s.a.v)'e geldi ve:''Ey Allah'ın Rasulü, hangi sadakanın değeri büyüktür?'' dedi: ''Sen sıhhatli ve sağlam ama cimriliğin üzerinde, mala hırslı olduğunda, zenginliği umar fakirlikten endişelenir halde iken verdiğin sadakadır. Can boğaza gelip de: ''Falancaya şu kadar sadaka filancaya şu kadar sadaka'' dediğinde o mal falan mirasçıların olmuştur. Böyle zamana sadakayı bırakma.'' buyurdu.''


Ebu Hureyre (r.a)'dan. Rasulüllah (s.a.v.), Hayber savaşının olduğu gün '' Bu sancağı Allah'ı ve Rasulünü seven ve Allah'ın onun eliyle zafer nasip eyleyeceği bir kimseye vereceğim.'' buyurdu. Ömer b. Hattab da şöyle demiştir:''Komutan olmayı sadece bugün istemiştim. Sancağı vermek için beni çağırır ümidiyle sancağa uzandım. Rasulüllah (s.a.v.), Ali b. Ebu Talib'i çağırdı, sancağı ona verdi ve : '' Allah sana fetih nasip eyleyene kadar etrafına bakınmaksızın ilerle.'' buyurdu. Hz. Ali bir miktar yürüdü sonra durdu ve etrafına bakınmadan: ''Ey Allah'ın Rasulü, insanlarla ne üzerine savaşacağım? diye seslendi. Rasulüllah (s.a.v)'de '' Allah'tan başka ilah olmadığına , Muhammed'inde Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik edene kadar onlarla savaş. Eğer bunu yerine getirirlerse kanlarını ve mallarını senden korumuşlardır. İslam'ın koyduğu haklar bunun dışındadır. Diğer konulardaki (görünmeyen) hesapları ise Allah'a aittir.'' buyurmuşlardır.

(Müslim)
Devamını Oku »

Tefekkür (tefekkür sahibi olmak)

peygamber
Yüce Allah'ın yarattıklarının önemini ve azametini, dünyanın yok olacağını, ahiretin dehşetli anlarını, nefsin kusurlarını düşünmek, nefsi kötülüklerden arındırma ve doğru yola yönlendirmek , Allah'ın yarattıklarına kötülük ve eziyet yapmamak, dünya ve ahiret için çalışmak, yaptığımız her amel için 
mükafat ya da cezamızın olduğuna inanarak yaşamaktır. 
Yüce Allah'ın yarattığı her bir şeyin bir sebebi olduğuna inanıp, yarattıkları için şükredip nerede, ne zaman olduğuna bakmadan Ona şükür etmeyi unutmamak ve yaratılanı yaratandan ötürü sevmek hayat felsefemiz olması gerekir.

Yüce Allah doğruyu, yanlışı, iyiyi ve kötüyü insanoğlu için var etmiştir, sebep ve sonuçlarını bizlere geçmiş insan yaşantılarıyla, Kuran-ı Kerim ve Hadisler vasıtasıyla göstermiş, hayatımızın içinde de bizzat yaşamamızı isteyerek, kendi irademizle inanç ve akıl yöntemiyle seçimlerimizi yapmamızı istemiştir. Yüce Allah biz kullarına yol gösterip seçimi bırakıyor, bizlerde kendi irademizle yaptığımız seçimlere göre dünya ve ahirette ödülümüzü yada cezamızı alıyoruz. Zaten  Yüce Allah bizim ne yaptığımızı ne yapacağımızı gayru beladan beri bilmektedir. İşte bizim dünya üzerinde yaşamamızın tek nedeni Allah'ın imtihanıdır. Seçtiklerimiz tefekkür sonucu kaderdir.


Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:


''Onlara:''Size tek bir öğüt vereceğim. İkişer ikişer, birer birer Allah için ayağa kalkın sonra da iyice düşününüz'' de.'' (Sebe suresi-46)


''Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca hareket etmesinde akıl sahipleri için gerçekten ibret vardır. O kimselerdir ki, ayaktayken, otururken, yatarken de Allah'ı anar, göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler.(onlar şöyle söylerler:)''Rabb'imiz! Sen bunu boşa yaratmadın, Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem ateşinden koru.'' '' (Al-i İmran suresi- 190.191)


''Devenin nasıl yaratıldığına, gökyüzünün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı? Artık sen, öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca öğüt verici, hatırlatıcı sın.'' (Ğayişa suresi-17.21)


''Yeryüzünde dolaşıp ibretle bakmazlar mı?...'' (Muhammed suresi-10)


Bu konuda Kuran-ı Kerimde bir çok ayeti kerime ve Hadisi şerifler vardır.


Peygamber efendimiz buyururlar ki :'' Akıllı kimse, kendini sorgulayan/küçük gören(büyük görmeyen-böbürlenmemek) ve ölümden sonraki hayat için çalışan kimsedir.



Mazlum ol... Zalim olma...Üzül de üzen olma...(Mahşerde) Hesap Zordur...Ezil de ezen olma..
MEVLANA


Devamını Oku »

TAKVA SAHİBİ OLMAK

din
Takva kelime anlamı olarak sakınmak demektir.Yüce Allah'ın emirlerine ter düşmekten, ona karşı gelmekten sakınmak, cehenneme götüre işleri yapmaktan sakınmak, günahlardan ve kötülükten geri durmak anlamına geliyor.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:


''Ey iman edenler, Ona gerekecek şekilde Allah'tan sakınınız.''(A-li-İmran suresi-(102)


''Gücünüz yettiğince Allah'tan sakınınız.''


''Ey iman edenler, Allah'tan sakınınız ve doğru(sağlam)söz söyleyiniz.'' (Ahzab suresi- 70)


''Kim, Allah'tan sakınırsa Allah onun için bir çıkış yolu hazırlar ve hiç beklemediği bir yerden onu rızıklandırır.'' (Talak suresi-2-3)


''Eğer Allah'tan sakınırsanız Allah, size iyiyi kötüden ayırt etme yeteneği (furkan) verir, günahlarınızı örter ve sizi bağışlar. Allah büyük bir lütuf sahibidir.'' (Enfal suresi-29)


Ebu Hureyre (r.a)'dan rivayet olunur ki: ''Rasulüllah (s.a.v.)'e ''Ey Allah'ın Rasulü, insanların en değerlisi kimdir? denildi: ''En takvalı olan (Allah'tan en çok sakınan) kimsedir.''buyurdu. Ahsab:.''Bunu sormuyoruz.''dediler. Oda:'' Halilullah'ın (Allah'ın dostunun) oğlu peygamberin oğlu, peygamberin oğlu Yusuf Peygamber'dir.''buyurdu. Ashab: ''Bunu da sormuyoruz'' dediler. O da:''Arapların nesebinden soruyorsunuz. Onların cahiliye dönemindeki iyi kimseleri-dini iyice öğrendiklerinde-islam'da da iyi kimselerdir.'' buyurdu''

Hadis müttefekun aleyhtir.

Ebu Said el-Hudri(r.a)'dan, Hz.Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:'' Şüphesiz dünya hoş ve göz alıcıdır.Şüphesiz ki Allah, sizi dünyada hakim kılıcak (halife yapacak) sonra da nasıl davranacağınızı (amel edeceğinize) bakacak. Dolayısı ile dünyadan sakınınız, kadınlardan da sakınınız. Çünkü İsrailoğulları'nın ilk imtihanı (fitne)kadınlar konusunda olmuştur.

(Müslim)

''Allahümme inni es'elüke-l Hüda ve't- Tüka ve'l afafe ve'l-gına''

''Allah'ım senden; hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum.''
(Müslim)

Adiyy b.Hatim (r.a)'dan rivayettir. Rasulüllah şöyle buyurmuştur:''Kim, bir konuda yemin eder de sonra Allah için daha makbul bir şeyi görürse makbul olanı yerine getirsin.''

(Müslim)

Sudeyy b. Aclan (r.a)'dan rivayet edilmiştir. ''Veda haccındaki konuşmasında Rasulüllah (s.a.v)'i şöyle buyururken işittim: ''Allah'tan sakınınız, beş vakit namazı kılınız, Ramazan orucunu tutunuz, mallarınızın zekatını veriniz, yöneticilerinize itaat ediniz ki, Rabb'inizin cennetine giresiniz.''

Hadis hasen hadistir (Tirmizi)


Devamını Oku »